KAHROLSUN 12 EYLÜL FAŞİST CUNTASI! KAHROLSUN EMPERYALİZM!
12 Eylül 1980 askeri darbesi, emperyalizm ve işbirlikçilerinin hedeflerine ulaşmak için gerçekleştirilen bir darbe olduğunu ifade eden Dostluk ve Kültür Derneği(DKDER),12 Eylül faşist cuntasının işbaşına getirilmesi bir tesadüf değil, ekonomik, siyasal ve sosyal nedenleri oluğunu söyledi.
Kapitalizmin aynı zamanda, bunalım demek olduğunun ifade edildiği açıklamada, 1970’li yıllar kapitalizmin ekonomik, sosyal ve siyasal bunalımının derinleştiği, özellikle tekelci sermayenin isteklerini yerine getirmek için yeni reçetelere ihtiyaç duyulduğu yıllar olduğuna dikkat çekildi.
DKDER açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
12 Eylül askeri cuntasının işbaşına getirilmesi başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalizm ve işbirlikçilerinin taleplerinin gerçekleştirilmesi için yapılmış bir darbedir.
12 Eylül askeri faşist cuntası birçok neden ile etmenin sonucu olarak gerçekleştirilmiştir. Bunların başında ise ABD’nin Ortadoğu plan ve projelerinin önünün açılması, yine emperyalizm, başta tekelci burjuvazi olmak üzere yerli işbirlikçilerinin çıkarlarını temsil eden 24 Ocak Kararları’nın uygulanması gelmektedir. Emperyalizm ve oligarşiye karşı devrimci sosyalist mücadelenin, Kürt halkının, işçi ve emekçi halkların mücadelesinin ve bir bütün olarak toplumsal muhalefetin giderek yükselmesi hem sistemi korkutuyor hem de onların bu planlarının önünde engel oluşturuyordu.
Böylece, devrimci ve tüm toplumsal muhalefeti ezmek, planlarını uygulamak için Pentagon ve CIA temsilcilerinin o günlerde dediği gibi ‘ bizim çocuklar işbaşı yaptı’ türü açıklamalar eşliğinde 12 Eylül askeri faşist cuntası işbaşına getirildi.
Cuntanın işbaşına gelmesiyle ülkede korkunç bir gözaltı, gözaltında kayıplar, infazlar, işkenceler, tutuklamalar, yargılamalar, idamlar, grev ve gösteri yasaklamaları, işten atmalar ve sürgünler eşliğinde toplumsal muhalefeti ezme operasyonlar başlatıldı.
Ülkenin üzerine bir karabasan gibi çöken Askeri faşist cunta tarafından milyonlarca kişi fişlendi, onlarca devrimci sokaklarda infaz edildi, yüzbinlerce kişi gözaltına alındı ve tutuklandı, yüz binlerce kişi yargılandı, çok sayıda devrimci idam edildi, yüzlerce kişi şube ve cezaevlerinde işkencede öldürüldü, onbinlerce kişi sakıncalı diye işten atıldı, binlerce aydın öğretim üyesi üniversitelerden uzaklaştırıldı, binlerce kamu emekçisi sürgün edildi, grev ve direnişler yasaklandı, demokratik kitle örgütleri kapatıldı. Kürt halkına karşı zulüm katmerli bir şekilde uygulandı.
12 Eylül cuntasının uygulamaları sadece baskı, işkence ve infazlarla sınırlı kalmadı, emekçi halkların sosyal, ekonomik ve demokratik yaşamında da derin yaralar açtı. Grev ve toplu sözleşme hakları dahil tüm sosyal kazanımları ortadan kaldırıldı. Fabrikalarda adeta kışlalara dönüştürüldü. Sendikalar ve işçi emekçi örgütlenmeleri adına ne varsa kapatıldı. Solu ezme, yok etme adına Rapıta ve tarikat örgütlenmelerinin önü açıldı. Nitekim, 12 Eylül Anayasası ile cuntanın tüm anti demokratik uygulamaları yasal zemine oturtulup resmileştirildi.
Kuşkusuz, cuntanın azgın saldırıları karşısında devrimci güçler, toplumsal muhalefet ağır darbeler aldı. Cunta ülkeyi dikensiz gül bahçesine çevirdi. Toplumsal muhalefetin uzun yıllar suskunluğuna neden oldu. Ancak, başta cezaevleri olmak üzere devrimcileri teslim alamadılar. Çünkü, Kapitalizmin sömürü ve baskı düzeni, faşizm var oldukça, duraksamalar, gerilemeler yaşansa da devrimci mücadelenin, sınıf mücadelesinin sürmesi kaçınılmazdır.
İnanıyoruz ki, devrimci güçler çıkardığı derslerle yürüyecek, yaralarını saracak ve eninde sonunda emperyalizme, kapitalizme ve oligarşiye karşı halkların özgürlük ve sosyalizm mücadelesi başarıya ulaşacaktır.
Bir kez daha 12 Eylül askeri faşist cuntası ve işbirlikçilerini lanetliyoruz!
Yaşasın Halkların Devrimci Kurtuluş Mücadelesi!