Biz, alınteriyle, onuruyla çalışan Özak Tekstil işçileriyiz
Biz Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, canını dişine takarak, alınteriyle, onuruyla çalışan Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, bazı günler 20 saat fabrikada kalan, uykusuz yeniden işbaşı yapan Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, ailesinden, çocuğundan, hayatından kısarak, patronu zengin eden Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, verdiğimiz onca emeğe, döktüğümüz alınterine karşılık insan gibi muamele görmek isteyen Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, insan gibi muamele görmek istediğimiz için kapı dışarı edilen, istediğimiz sendikaya üye olduğumuz için işten atılan Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, iki aydır, sarı sendikayla, patronla, valiyle, jandarmayla, müftüyle, yargıyla cebelleşen Özak Tekstil işçileriyiz.
Biz, karşısına devletin bütün güçleri çıkarılan ama onuruyla dövüşen, yenilmeyen Özak Tekstil işçileriyiz.
Sendikamızla, örgütlü, birleşerek mücadele ettiğimizde neleri başarabileceğimizi gördük. Sadece biz değil, Urfa’da pek çok fabrikada bizim direnişinin sayesinde işçilerin çalışma koşullarında iyileştirme yapıldı.
Bizden korkuyorlardı, çünkü birleştik, gücümüzü onlara gösterdik. Ama artık daha fazla korksunlar. Biz iki ay önceki Özak Tekstil işçisi değiliz. Biz karşımızda kimlerin olduğunu, yanımızda kimlerin olduğunu iki ay içinde çok iyi öğrendik.
Biz birleştiğimizde neleri başarabileceğimizi, işçiler olarak nasıl kazanabileceğimizi iki ay içinde çok iyi öğrendik.
Biz artık kime karşı, nasıl mücadele etmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Öğrendiklerimizi de bıkmadan, usanmadan işçi kardeşlerimize anlatacağız.
Urfa’da verdiğimiz mücadeleyi şimdi İstanbul’a taşıdık. Direnişimizi burada, Özak holdingin önünde sürdüreceğiz. Bu binanın her tuğlasında bizim emeğimiz var. Bu zenginliğin karşılığında istediğimiz insan gibi yaşamak. İşimize geri dönmek, insan muamelesi görmek.
Taleplerimizi Özak patronu kabul etmezse, sendika seçme özgürlüğümüzü tanımazlarsa, buraya kurulduk, gitmiyoruz.
Özak patronunun bu suçlarında sorumluluğu olan, buna göz yuman markalara da sesleniyoruz. Artık Urfa’da değiliz, Türkiye’nin kalbinde, İstanbul’dayız. Eğer adım atmazsanız her mağazanızın önünü eylem alanına çevireceğiz.
Biz yarattığımız onca zenginliğin karşılığında bize saygı gösterilsin istiyoruz. Biz kazanacağız, karşımızda olan kim varsa hep birlikte kaybedeceksiniz.