OVP GÜNCELLEMESİ SERMAYEYE AZGIN SÖMÜRÜ VE KAYNAK AKTARMAK İÇİNDİR
İktidar tarafındani 5 Eylül’de, Türkiye’nin son bir yılına damga vuran orta vadeli programa dair ‘güncelleme’ açıklandı. Peki eskisi ne oldu ki, yenisi ne olacak?
OVP ile geçen 1 yılda tam bir sermayenin azgın saldırısı olarak gerçekleşti.
Enflasyonla mücadele diye ücretler baskılandı, reform diye esnek ve güvencesiz emek rejimi için emekçilerin elindeki son haklara da el uzatıldı. İktidar tarafından ülkenin tüm kaynakları maden ve enerji tekellerinin sınırsız yağmasına açıldı.
Asgari ücret 8 ayda, resmi enflasyona göre bile 5 bin 430 TL değer kaybetti. Çiftçi de aynı politikanın bir sonucu olarak, maliyeti karşılamayan taban fiyata ve tekellerin insafına mahkum edildi.
Alım gücünün düşmesi kredi kartı kullanımını patlatırken, ödeme oranını düşürdü. Borç arttı, batık kredi büyüdü. Kapanan şirket sayısı arttı. Bedelin en ağır kısmı yine işçilere kaldı: Gerçek işsiz sayısı 12 milyona ulaştı.
Sendikasızlaştırma bizzat iktidar- patron işbirliği ile hızlandırıldı. Patronlar anayasal haklarını kullanan işçileri işten attı. İktidarın kod uygulamaları ile en temel hakları bile ellerinden alındı. İşçiler hakları için direnişe geçtiğinde karşılarına mülki amirlerden kolluk güçlerine devlet dikildi. Özak, Lezita, Polonez, Fernas Maden, Agrobay, Akcanlar, özel okul öğretmenleri bunun örneklerinden bazılarıdır. İşçilere biber gazı sıkıldı, coplandı, ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Bu dönemde İktidar yapısal reform adı altında esnek ve kuralsız emek rejimi için adımlarını daha da hızlandırdı. Buna göre, belirli süreli iş sözleşmesinin esas hale getirilerek iş güvencesi ve kıdem tazminatı gibi haklar gasbedilecek, haftada iki gün çalışan bile işsiz sayılmayacak, emeklilik yaşı 70’e çıkacak, emeklilik sistemi özelleştirilerek sermayeye yeni kaynak yaratılacak.
Kuralsız, denetimsizlik ve kardan başka bir şey düşünmeyen patronlar iş cinayetlerini artırdı. Sadece ağustos ayında en az 179 işçi, 2024 yılının ilk 9 ayında ise en az 1201 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Üstelik, iş cinayeti davalarında cezasızlık politikasıyla patronlar korundu.
Sömürü üzerine kurulu MESEM’lerle çocuk işçilik bizzat devlet eliyle yaygınlaştırıldı. Öyle ki, MESEM’lerle 14’e indirilen çocuk işçi yaşının, mesleki ortaöğretim adı altında 12’ye kadar çekileceği duyuruldu. Çocuklar denetimsiz, ağır koşullarda çalıştırılırken 1 yılda 9 MESEM’li çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.
Yerli-yabancı maden ve enerji tekelleri için yağma yasası Meclisten geçirildi. Ormanlar, topraklar hatta göller bile tekellerin sınırsız kullanımına sunuldu.
Yüzlerce maden ve enerji projesi onaylandı, “ÇED gerekli değil” kararlarında patlama yaşandı. Köylülerin direnişlerine ise baskı, şiddet ve gözaltı uygulandı.
‘Güncelleme’ dedikleri şudur:
Yeni esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri gündeme gelecek. Güvencesiz çalışma artacak. Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen adına ‘yapısal reform’ dedikleri belirli süreli iş sözleşmeleri (geçici işçilik) yaygınlaşacak.
Zaten yeterince kısıtlanmış olan bütçeden sosyal güvenliğe ayrılan kaynaklar daha da kısılacak. Emeklilik sisteminde emekliler ve çalışanlar lehinde düzenleme yapılmayacak.
Kademeli emeklilik, emekli aylıklarının artırılması, intibak yasası vb. gündeme alınmayacak. Tamamlayıcı emeklilik sistemi (TES) gibi kıdem tazminatını ortadan kaldıracak düzenlemeler gündeme getirilecek.
IMF’nin de önerileri arasında yer alan ücret artışları hedef enflasyona göre dayatılacak. Böylece 2025’in ilk yarısında yüzde 17,5 yüzde 20 gibi bir asgari ücret artışını gündeme getirmeye çalışacaklar.
Bu OVP’de güncelleme dedikleri, işçi, çalışan ve emekli için fazla eşitsizlik, adaletsizlik ve yoksulluk ve kısacası zulüm demek.