KARTALKAYA’DA ÖLÜM SAÇAN SERMAYE DÜZENİDİR!
KARTALKAYA’DA ÖLÜM SAÇAN SERMAYE DÜZENİDİR!
Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel’deki yangında son resmi açıklamalara göre 78 kişi yaşamını yitirdi.
Soma’da madende, Hendek’te fabrikada, Çorlu’da trende öldüren düzen, bugün Bolu’da da insanların canını aldı.
Bugün onlarca yurttaşın yaşamını yitirmesine, onlarcasının yaralanmasına neden olan sermayenin kâr ve rant hırsı ile iktidarın buna yol veren politikalarıdır.
Öyle ki, Yangın sonrasındaki görüntüler otelde hiçbir yangın önleminin alınmadığını gösterdi, denetimsizliği ortaya çıkardı.
Ayrıca, Kartalkaya’da herhangi bir itfaiye biriminin bulunmaması, Bolu-Kartalkaya yolunda buzlanma sorununun giderilmemesi iktidarın gerekli önlemleri tam anlamıyla almadığının göstergeleridir. Önlenebilir her ölümün birer cinayet olduğunu tekrar hatırlatıyoruz.
Bu katliamın sorumluları, 2012 yılında önce inşaat patronlarının isteği ile itfaiye denetimini ve yetkisini ortadan kaldıran, Ardından 2017’de eski binalar için yangın önlemleri denetim zorunluluğunu da değiştiren AKP iktidarı ve onun yandaşlarıdır.
Gerek daha önceki katliamlar gerekse Kartalkaya katliamı kader ne fıtrattır. Bir ihmal de değildir. Daha fazla kar için insan canını önemsemeyen kapitalist düzenin ve onun kurallarını yerine getiren iktidarın bilinçli politikalarının bir ürünüdür, sonucudur.
Diğerlerinde olduğu gibi, bu katliam yıllar içerisinde adım adım döşendi. Bu süreçte sermaye ve iktidarın tek derdi inşaat ve turizm patronlarının rahatça para kazanması oldu.
Her ölümlerde olduğu gibi, Grand Kartal Otel yangınında da tek bir sorumlu yok! Sorumluluktan sıyrılmak için manevralar var.
Yaşananlar sadece bu olay ile sınırlı değil. Madenlerde göçük altında, fabrikalarda yangınlarda, trenlerin raydan çıkmasında, işyerleri yangınlarında, inşaatlarda düşmelerde binlerce insanın yaşamını yitirmesinin sorumluları ortada yok ve göstermelik yargılamalarla cinayetler örtbas edilmiş ve edilmeye devam edilmektedir. Tüm bunlar çürümüş düzenin birer sonuçlarıdır.
Bakanlık görevlileri, yaşanan yangından dolayı müfettiş görevlendirdikleri, süreci yakından takip ettiklerini ifade ederek sorumluluklarını üstlerine almaktan kaçınıyorlar.
Sanki, Bakanlığın asli görevi facia yaşanmadan önlem almak değilde katliam sonrası olayları takip etmek ve müfettiş görevlendirmekmiş gibi davranıyorlar.
Göz göre göre yaşanan bu katliamın peşi bırakılmamalıdır. Katliamda sorumluluğu bulunan bakan dahil, tüm kamu görevlileri derhal görevlerinden alınmalı, soruşturmaya dahil edilmeli, otel yetkilileriyle birlikte tüm şüpheliler hakkında etkin bir soruşturma yürütülerek kamuoyu doğru bir şekilde bilgilendirilmelidir.
Elbette, bu sistem devam ettikçe, izlenen politikalar, sermayeden yana tercihler, alınmayan tedbirler, yapılmayan denetimler ve cezasızlık hukuku yeni faciaları da beraberinde getirmeye devam edecektir.
Sorun ve soru şudur: Halkımız ya bu düzenin enkazında ucuz hayatlarını kaybetmeye devam edecek, ya da bu düzene karşı birleşip mücadele edecek.
Evet, diyoruz ki, bu köhnemiş düzenin yaşamın alanlarında kar ve rant uğruna bizi katletmesine izin vermeyelim! Tüm işçileri emekçileri yaşananlardan hesap sormaya, birleşmeye çağırıyoruz.
İzmir İşçi Emekçi Birliği