BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ DAYATILIYOR

İzmir’de, “Satış sözleşmesi değil, insanca yaşayacak bir ücret ve demokratik bir Türkiye istiyoruz” pankartı açarak, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan KESK’e bağlı sendikaların Şube Başkanları, Yönetici ve üyeleri, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Sadaka değil Toplu Sözleşme”, “Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız” sloganlarını attı.Eyleme  DKDER ve çeşitli demokratik kitle örgütleri de destek verdi.

KESK’e bağlı sendikalar adına açıklamayı, KESK İzmir Şubeler Platformu dönem sözcüsü Bülent Karakaş yaptı.

‘BEN YAPTIM OLDU’ DAYATMASI YAPILIYOR

4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekliyi doğrudan ilgilendiren toplu sözleşme süreci görüşmelerine bugün start verildiğini, KESK olarak ülkenin dört bir yanında alanlarda olduklarını, yıllardır her yasal düzenlemenin ve mevzuat değişikliğinin tek taraflı olarak “ben yaptım oldu”  mantığı ile yapıldığını ifade eden Karakaş, “Mevcut 4688 sayılı Kamu Görevlileri ve Toplu Sözleşme Kanunu “Toplu sözleşme görüşmelerine, ağustos ayının ilk işgünü başlanır”  diyor. Yasanın bu hükmüne rağmen toplu  sözleşme görüşmelerine bugün başlayanlara buradan soruyoruz. Kendi yaptığınız yasa sizi bağlamıyor mu?  “Bakanımızın yurt dışı programı nedeni ile takvimi öne aldık”  gibi sıradan bir gerekçe ile yasayı keyfi olarak çiğnemeye hakkınız var mı? diye sordu.

HERŞEYE KENDİSİ YA DA ADINA HK KARAR VERİYOR

Mevcut iktidar işçilerden, emekçilerden günden güne uzaklaşarak sermayenin, patronların yandaşların çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini, yıllardır iktidarın toplu sözleşmenin ne zaman yapılacağına, toplu sözleşme masasında kimlerin olacağına, toplu sözleşmede maaş zamlarının ne kadar olacağına,toplu sözleşmenin ne kadar süreceğine karar verdiğini hatırlatan Karakaş “ Bu yetmez Toplu sözleşmede uzlaşmazlık olursa bizim seçtiklerimizin çoğunlukta olduğu Hakem heyeti bizim adımıza karar verir”anlayışı ile hareket edildiğini vurguladı.

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ DAYATILIYOR

İktidarın bu politikalarla, emekçileri derin bir yoksulluk,  sefalet,  güvencesizlik, angarya çalışma, adaletsiz vergi yükü, kamuya girme ve görevde yükselmede mülakat, torpil ve ayrımcılık gibi yüzlerce sorun ile karşı karşıya bıraktığını hatırlatan Karakaş, “Tüm bunlar  6,5 milyonluk devasa bir kitleye “toplu sözleşme” adı altında bir kez daha İktidar-Hakem-Yandaş yapıdan oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni tarafından dayatılmak isteniyor.”dedi.

EVRENSEL SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER ŞART

Gerçek bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, tüm haklarının işverene ve onun konfederasyonuna-sendikalarına teslim edildiğini, kendilerinin yok sayıldığı bu toplu sözleşme oyunu devam ettiği sürece yaşadıkları sorunların çözülemeyeceğini vurgulayan Karakaş, “Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış, kadın kamu emekçilerinin kendi talepleri ile masada temsil edildiği gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz. Toplu sözleşme masasının eğitim emekçileri, öğretmenler başta olmak üzere kamu emekçilerinin önemli bir bölümünün yıllık izinlerini kullandığı Ağustos ayında değil,  bütçe dönemine denk gelen Eylül, Ekim aylarında kurulmasını istiyoruz”çağrısında bulundu.

İNSANCA YAŞAMA YETECEK ÜCRET

Karakaş açıklamasında şu görüşlere yer verdi:“İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz! Bu nedenle en düşük kamu emekçisinin maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.Bunun için kamu emekçilerinin maaş artışlarına ilişkin talebimizi iki öneri şeklinde sunuyoruz; 1.En düşük kamu emekçisi maaşı Temmuz 2025 itibari ile 85 bin TL olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı yani %94 artırılmalıdır. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Temmuz 2025 maaşlarına yansıtılmalıdır. 2.önerimiz: Temmuz 2025 itibari ile 50 bin 460 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı Ocak 2026 itibari ile en az 100 bin TL olacağını tahmin ettiğimiz yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Yani %98 artırılmalıdır. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Ocak 2026 maaşlarına yansıtılmalıdır.”

NELER İSTİYORUZ?

Tüm kamu emekçilerine brüt 18 bin 682 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dâhil edilerek mevcut emeklilerin aylıklarına yansıtılmasını, eş yardımının 4 bin TL’ye, çocuk yardımının her çocuk için 5 bin TL’ye çıkarılmasını,konut sahibi olmayan tüm kamu emekçilerine büyükşehirlerde 13 bin 500 TL, diğer şehirlerde ise 11 bin TL Kira Desteği verilmesini istediklerini dile getiren Karakaş,  “Ulufe değil Gerçek Bir Refah Payı, maaşlardan kesilen Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesini, tüm kamu emekçilerine yılda iki kez net maaşı tutarında ikramiye verilmesini,kamu çalışanları arasındaki emeklilik yaşı, maaş bağlanma oranı ve emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmesini,sosyal güvenlik sisteminde hakkaniyetin sağlanmasınılı yarı zamanlı çalışma, yarım maaş, yarım sigorta, yarım derece değil tüm kamuda ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve tam zamanlı hizmet veren kreşler açılmasını istediklerini vurguladı.

Taleplerini dile getirmeye devam eden Karakaş konuşmasına şöyle devam etti:

“Kamu emekçilerine 0-6 yaş arasındaki her çocuk için Temmuz 2025 itibariyle 7.500 TL tutarında kreş desteği verilmesini, Haftalık çalışma süremizin 30 saate düşürülmesini,işyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine Temmuz 2025 itibariyle aylık 7.000 TL yemek yardımı, tüm kamu emekçilerine ücretsiz servis, servis imkânından yararlanamayan kamu emekçilerine Türkiye genelinde kamu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanacakları aylık abonman kartı verilmesini,tüm kamu emekçilerine aylık 50 metreküp doğalgaz üzerinden yakacak desteği,göreve yeni başlayan kamu emekçilerine iki maaş tutarında “Hoş Geldin İkramiyesi” verilmesini, seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge sözünün tutulmasını istiyoruz.”

KAMU EMEKÇİLERİNE MÜCADELE ÇAĞRISI

Karakaş konuşmasının sonunda, “Güvenceli İstihdam, Güvenli Gelecek İstiyoruz! Demokratik, Adil Bir Çalışma Yaşamı İstiyoruz!”diyerek tüm kamu emekçilereine çağrıda bulunarak, “Yıllardır devam eden garabet sistemin bir aparatı olanların çözümün adresi olması mümkün değildir. Dolayısıyla çare mevcut iktidar blokunun, iktidar ittifakının sendikal alana yansımasından ibaret olanlar değildir. Tek çare; kaybedenlerin yan yana gelmesi, omuz omuza vermesinden geçmektedir. Biz de KESK olarak tek taraflı ve tek ayaklı masaları değil, demokratik bir Türkiye talebiyle birlikte emekçilerin gerçek taleplerini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.”dedi.