GÜVEN VE YOLDAŞLIK
GÜVEN VE YOLDAŞLIK
Kapitalistler para kazanmaktan büyük zevk aldıklarını söylerler, ama ben en büyük zevki ve ilgiyi yoldaşlar edinmekten aldım. Bir insanın bir yoldaş kazandığında duyduğu mutluluğu, bir insanın bir parça altın elde ettiğinde duyduğu mutlulukla nasıl kıyaslayabiliriz! Böylece yoldaş kazanma mücadelem Hwasong Uisuk Okulu’nda başladı. O zamandan beri tüm hayatımı yoldaş kazanmaya adadım.
Arkadaşlık zamanın geçişinden çok daha güçlüdür. Geçen zaman her şeyi yok edebilir ama dostluğu asla. Gerçek dostluk ve gerçek aşk ne yaşlandıkça zayıflar ne de bayatlar.
Şimdi bile insanlara inanmanın iyi olduğunu ama onlar hakkında yanılsamalara kapılmanın yanlış olduğunu söylüyorum. Yanılsamalar bilimsel olmayan şeylerdir ve bu nedenle, eğer bir kişi yanılsamalara kapılırsa, ne kadar anlayışlı olursa olsun, telafisi mümkün olmayan bir hata yapabilir.
Babam, kendisine iyi bir insandan bahsedildiğinde, ne kadar uzun olursa olsun, nerede olursa olsun, her mesafeyi kat eder, ne pahasına olursa olsun onunla el ele verir ve onu kendi gibi düşünen bir insan olarak kazanırdı. Bana yetenekli insanların her şeye karar verdiğini ve devrimci çalışmanın zaferinin ne kadar çok gerçek yoldaşın kazanıldığına bağlı olduğunu öğretti.
Kişi kelimenin gerçek anlamıyla bir devrim geçirme-den yoldaşlar arasındaki gerçek sevgiyi deneyimleyemez ve savaş alanında ateş yağmuru altında ölümün gölgesinde hayatını yoldaşlarıyla paylaşmadan böyle bir sevgiyi anlayamaz.
Para ya da kâr peşinde koşmak yerine ortak bir ideal temelinde ideolojik ve ahlaki olarak birleşmiş devrimci bir kolektif için birbirine güvenmenin, birliğini ve sağ-lam gelişimini garanti eden can damarı olduğunu söyleyebiliriz. Karşılıklı güven sayesinde, kolektifte komünist ahlak yükselir: yoldaşlar birbirlerini sever, üstler birbirlerine sevgiyle bakar.
Kapitalistler para olmadan yaşayamazken, komünistler güven olmadan yaşayamazlar. Ülkemizde güven, toplumsal ilişkilerin ve kolektivizmin varoluş biçiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Örgütünün ve yoldaşlarının kendisine güvendiğine inanan herkes, Parti ve ülke için mücadelede akıl almaz bir enerji sergileyebilir.
Güven sadık insanlar, güvensizlik ise hainler üretir sözünün böyle bir ilkeye dayandığını düşünüyorum.
Komünist insan ilişkilerinde, silah arkadaşımın oğlu benim oğlumdur ve bunun tersi de geçerlidir. Hastalandığımda yoldaşım da benim acımı hisseder ve tam tersi, acıktığımda yoldaşım da benim açlığımı hisseder ve tam tersi bu komünist etik ve ahlak, komünisti dünyanın en güzel insanına dönüştürür.
Çocukluğumdan beri insanları mallarına mülklerine bakarak yargılamaktan kaçınmış, bunun yerine insanlara, hemşerilerine ve anavatanlarına duydukları sev-giye bakmışımdır. Zengin insanlara bile, eğer insanlarını ve ülkelerini seviyorlarsa, olumlu gözle bakardım.
Bir insanın arkadaşlığı arkadaşının ölümüyle sona eriyorsa, böyle bir bağ gerçek bir arkadaşlığın işareti olarak kabul edilebilir mi? Yaşayan bir insan ölmüş arkadaşını hatırlarsa, arkadaşlık canlı ve diri kalır.
Sağlam bir yoldaşlık ancak savaşla gelişebilir ve ger-çek değeri ancak tekrarlanan denemelerle kanıtlanabilir. Yoldaşlığı, bir kişinin gerçek bir devrimci olup olmadığının mihenk taşı olarak görüyorum. Bu, komünistlerin çekirdeği, ahlaki temeli, onları dünyanın en iyi insanları yapan ve diğer insanlardan ayıran kişilik özelliğidir. Eğer kişi yoldaşlıktan yoksunsa, hayatının yapısı temel-siz inşa edilmiş bir bina gibi yıkılır. Yoldaşlığı güçlü olan insan hatalarını düzeltme yeteneğine sahiptir.
Kanunlar tek başına dünyadaki her şeyi yönetemez. Yasaların yapamadığını yükümlülük ve ahlak yapar.
Devrime yoldaşlar kazanarak başladık ve yoldaşça yükümlülüğü ve birliği güçlendirerek, halkla yakın ilişki kurarak ve onlarla kopmaz bağlar oluşturarak onu sürekli derinlemesine geliştirdik. Bugün olduğu gibi geçmişte de yoldaşlık, devrimimiz için belirleyici olan önemli bir yaşam çizgisiydi. Koreli komünistlerin şanlı mücadelesinin onlarca yılı, yoldaşlığın ve yoldaşça yükümlülüğün gelişiminin tarihi olarak söylenebilir.
Kişinin sosyal konumu değişmez değildir; kişi bu konumu kazanabilir ya da kaybedebilir. Bu nedenle, in-sanlar gerçek bir yoldaşlık ilişkisi sürdürmek istiyorlarsa, insanın sosyal konumuna değil kişiliğine saygı göstermelidirler.
Komşuları bir aksilik yaşarsa, insanlar onlara sıcak ve içtenlikle yardım etmelidir.
Güvensizlik size hiçbir şey kazandırmazken, güven size çok şey kazandıracaktır. Başkalarına ilişkin yanlış imajları, özellikle de devrimin bir krizden geçtiği zamanlarda reddetmeliyiz. İnsanlara güvenmek ve onları sevmek iyidir, ancak insanlara yanılsamalarla yaklaşmak iyi değildir. İdeoloji değişmez değildir. Bugün bir insanın düşüncesi, yarınkinden farklı olabilir. Dün neyse yarın da o olacak diye bir şey yoktur.
Sınavlarımız ne kadar zor olursa, utkuya ulaştığımız an o kadar mutlu olur. Yoldaşlar birbirleri için ne kadar değerli olduklarını en çok bir ayrılıktan sonra yeniden bir araya geldiklerinde anlarlar. Ortak bir amaç uğruna kan döken yoldaşlar arasındaki ayrılıklar ve kavuşmalar yoldaşlıklarını güçlendirir. Böyle yakın dostluklar en güçlü fırtınada bile bozulmaz.
Devrimi yürütürken çok şey yaşadım ve en çok değer verdiğim şey yoldaşların deneyimleridir. Hayatını yoldaşlarının özgürlüğüne ve kurtuluşuna adama kararlılığıyla devrim yoluna çıkmış bir insan için en değerli şeyler yoldaşlar ve yoldaşlıktır. Eğer sadık ve fedakâr yoldaşlar birleşirse, cehenneme karşı galip gelebilirler. Bu yüzden her zaman insanın yoldaşlar kazanırsa dün-yayı kazanabileceğini ve yoldaşları tarafından terk edilirse dünyayı kaybedeceğini söylerim.
“Yoldaş” kelimesi aynı fikirde olan kişi anlamına ge-lir. Zihin ideolojiden ayrılamaz. Yoldaşlar arasındaki ilişki geçici çıkarlar veya zihinsel hesaplamalara bağlı olamaz; bu koşullara bağlı olarak kolayca parçalanır. Ancak ideoloji ve iradeye dayalı yoldaşlık ilişkisi ebedidir; kurşunlar ya da darağacı bile bunu bozamaz.
İnsan sevgisinde -anne-baba ve çocukları arasındaki sevgi, karıkoca arasındaki sevgi, sevgililer arasındaki sevgi, öğretmen ve öğrencileri arasındaki sevgi ve yoldaşlar arasındaki sevgi- önemli şeyin bağlılık ruhu olduğuna inanıyorum. Kendisi aç, üşümüş ve acı çekerken, sevdiği kişiyi açlıktan, acıdan ve soğuktan kurtarmak için gerekirse kendini ateşe atmak, darağacıyla yüzleşmek – ancak bu fedakâr adanmışlık ruhu en güzel, en yüce ve en içten sevgiyi yaratabilir. 5
Silah arkadaşlarına duyulan sevgi kaya gibi sağlamdır. Bunun nedeni, silah dumanları arasında geliştirilmiş olması ve insanları ateşe atılmaya ve yoldaşları uğruna hayatlarını feda etmeye bile teşvik etmesidir.
Yükümlülüklerine sadık olmak bir insan için gerçek-ten asil bir davranıştır. Sadakat sayesinde insan asil bir varlık haline gelir ve sadakat sayesinde insan hayatı bir çiçek bahçesi kadar güzelleşir.
Annemden 14 yaşında ayrıldığımdan beri halkın ve yoldaşlarımın arasında yaşıyorum. Japon karşıtı devrim günlerinde, yeni bir ülke inşa etme günlerinde ve Ana-vatan Kurtuluş Savaşı günlerinde yoldaşlarım bana sadakatle yardım etti ve tereddüt etmeden korudu. Beni kurşunlardan, yağmurdan, kardan ve hastalıktan koru-yan canlı kalkanlar oldular. Zihinsel acılar çektiğimde bana güç verdiler. Ne zaman yorulsam ya da acı çek-sem, yaptığım ilk şey yoldaşlarıma ve insanlara seslenmekti. Bana taze güç verdiler, benim için tıkanan yolları açtılar ve ne kadar zor olursa olsun her görevi yerine getirebileceğime dair bana güven aşıladılar. Japon karşıtı devrimin tüm süreci, halkı tarihin yapıcıları olarak ele aldığımız, onları siyasi bilince uyandırdığımız ve kurtuluş savaşının ön saflarında yer almaları için örgütlediğimiz bir sevgi ve güven tarihiydi. Bu aynı zamanda hal-kın kanını ve terini dökerek tarihin onurlu yapıcıları olduğunu gösterdiği bir mücadele ve yaratım tarihiydi. Bu insanlar ve Devrimci Halk Ordusu savaşçıları, yeni bir ülke inşa edecek olan devrimimizin itici gücüydü. Japon karşıtı devrimde, onların gücüne inandığımızda ve onlara güvenerek, onların sevgi ve desteğini alarak mücadele ettiğimizde, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimiz ve her türlü sıkıntıdan zaferle çıkabileceğimizi öğrendim.
(Kim İl Sung – “Devrimci Yaşamın İlkeleri”nden)